Heeyyy ! Günde en az bir kere http://gunlukgereksizmidir.blogspot.com adresine giriyormusun ? yoksa Günlüğün gereksiz olduğunu mu düşünüyorsun ?
Answer here
İki günüm ne de renkli geçti…
Sabah erkenden uyandım kahvaltı sonrası hemen taksi çağırdık ve Madlen tantiğim ,mamam ve babam ile birlikte doğru kabataş vapur iskelesine, Kınalı’da EJDERYAN ve AĞDERE ailesi Heybeli’de TARAKÇI son durağımız Büyük Ada’da ise ULİK ailesi bize katıldı ve Fayton ile tepeye daha sonra yürüyerek Aya Yorgi kilisesine çıktık.
Tepede Çekirdek Aile (: |
Tabi dilekler dilendi, adaklar adandı !
Belgesel çekmeye de yeltendim ama olmadı xD
Daha sonra orada ki restoran çok dolu olduğundan “Mavi” adlı restorana doğru yürüyerek yola koyulduk. Pek de bir güeldi…
Aile büyükleri (: |
Tekrar faytonlar ile aşağı indik ve sokak çalgıcılarını dinlerken dondurmalarımızı yedik =)
Gece tekrar Klodin tantiklerde Poker masası kuruldu zorunlu olarak dağıtıcı olsam da 1-2 saat sonra kaçtım kurtardım kendimi.
Atari de PS3 yaptık “ödetmesine” Burak Elvan kardeşim çok büyük heyecanla teklif etmişti… Hesabı ödedi sağ olsun ! 😀
Alen, Burak, Masis, Arno, Norayr önce LOTR daha sonra CS oynadık… Gecenin ilerleyen saatlerinde eve döndüm ve poker masası hala kuruluydu… Neyse yattık büyüdük 😀
2. gün
Sabah uyandığımda kahvaltı masası hazır çaylarımız koyuluyordu ki en sevdiğim şeydir… =)
Daha sonra hazırlanıp motor iskelesine gittik daha motor beklerken güneşlenen biri vardı aramızda 😀
Motorda ise bir güzel takıldı objektiflerimize..
Bu güzellik kimden geliyormuş sonradan öğrendik ;
Veee Burgaz adaya geldik. Daha sonra yürüyerek kalpazan kayaya çıktık ve inanılmaz bir manzara ve deniz bizi bekliyordu . Bir o kadar da soğuk olan denize girmeyi başardık… Baya bir eğlendik, tabi bazılarımız biraz daha fazla eğlendiler…
Çocuklar gibi eğlenen Sy. Karmen Davulciyan 🙂 |
Daha sonra Kalpazankaya Restoranda zarzor reserve edilmiş süpper manzaralı masamızda gerçekten uzun zamandır tatmadığımız lezzetteki mezelerimizi ve yemeğimizi yedikten sonra birçok reklam ajansından teklif almak üzere Hayko daydayıma olurda bir gün Facebook hesabı açmak gibi bir hata yapar ve kendini o dünyanın içinde bulursa, bir de profil resmi aramasın diye iyi bir çalışma yaptım işte budur ;
Neyse hepsi geldi geçti %190 doluluktaki bir vapurla kabataşa ordan da evimize geldik ben yaklaşık 1-25 saattir film seyret maç seyret derken şu yazıyı sürekli yarım bıraktım… Ama sonunda sonuna geldim galiba. Sadece Gezdim Gördüm yazısı yapmak istedim…. Affedin yarın coştururum artık zaten kayıt alıcam yarın yeni parçayı da yayınlarım…
Burdan Noraya sesleniyorum ;
Arkadaşlar sanırım 1-2 gün tatil nedeni ile karşınızda olamıyıcam şimdiden söyliyeyim bu gün Büyük Ada yarın da Sedef Adasındayım. Akşamları da kınalı da karşılaşmak mümkündür…
Madem sizlerden uzak kalıcam bende yeni parçanın sözlerinin bir kısmını paylaşayım dedim… Umarım beğenirsiniz…
****2X*******
Hala senin için üzüldüğüme üzülüyorum
Hala gözyaşlarımı kağıda akıtıyorum
Senin için öylesine biri olmak zor ama
Ben her gece uykusuz seni düşlüyorum hala
****2X*******
Senin için atar bu can ve canda dert değil aşk var
Sözlerimde mecaz arayanlara birçok taş var
Bir hikayenin sonunu yazmak gibi seni unutmak
Ama aslında en unutamadığım bu sonu yazmak
Sonu olmaz demiştim şimdi olsun istiyorum
Senle veya Sensiz olmak ikisi de derdim olur
Seni aşka benzettim her gece düşlüyorum
Ama seni seven adam sensizlikte üşüyodur.
Kış bahçemi sardı güneş geldi işte yalancı bahar
Bu saatten sonra bana sade acıyan gözler bakar
Korkmuyorum zaten kalmadı elimde çiçeklerim
Solmuş dallarım benim gözyaşımla çiçek verir…
Aynalar da yabancı beni bana göstermiyor
Sanki yalancı karşımdaki seni artık sevmiyor
Abartıyordum zaten seni ben hiç sevmemiştim
Yazdıklarım şiirlerim sana bunu mu gösteriyor…
Harutyun Davulciyan
Sabah geç kalktım, biraz tembellik yaptım. Telefonum bozuktu baktım bir mesaj gelmiş yavaşça elime aldım kapanmasın diye. İsmi gördüm ve kapandı! Ama öyle bir isim gördüm ki cüzdanı ve bisikletin anahtarını kaptığım gibi telefoncuya! 10 dk içinde eski telefonu kullanacak seviyeye getirttim. Hemen cevap yazdım. Sonra bir daha cevap gelmedi tabi. Ama hata bende “abartıyorum” 😀
Hazırlıklarımı tamamladım ve yine yalnız çıktım kurtuluş yollarına. Ari Ohanoğlu aklıma girdi bir iddaa kuponu yapalım dedik. Devam ediyor maçlar hayırlısı (:
Prova başladı herkes formundaydı ben kendi oyunumdan çok “o”nu izliyordum yine tabi. Bir ara karşısına oturdum kimse kalmadı, ikimizin de oynamadığı bir oyun vardı. Bir şeyler söylemek konuşmak istedim, yapamadım yine olmadı işte konuşamadım gözlerine bakarken.
Birçok arkadaş küçük sakatlıklar geçirdi. O yönden biraz tatsız bir gündü ve Ararat abiye yaptığımız saygısızlık da cabası… Özür dilemeliydik durumun ciddiyetini kavrayamadık maalesef…
Yinede olaydan uzak olmamıza rağmen büyüklüğünü gösterip arkadaşım Murat ile beni eve bıraktı hatta boğazda kahve ısmarladı ve biraz dertleştik. Tabi bu bize ders gibiydi, henüz çok genç olduğumu ve hatalara aç olduğumu tekrar hissettim bu gece…
Şimdi yatmaya ve 2 günlük ada macerama hazırlanıyorum. Bir yandan da aşkın büyülü tadı ve güzel gözlerinin hayali var aklımda… Şiirler şarkılar yazasım var ama tutuyorum kendimi harap etmemek için… Bir iki satır ile veda ediyorum bu gece sizlere…
Bakamam gözlerine,
Canımı yakar.
Tutamam ellerini,
İçimi yakar.
Bu can sensiz,
Neye yarar?
Al senin olsun yüreğim,
Sensizken bana zarar…
İyi geceler… Sağlıcakla…
Harutyun Davulciyan
Sabah uyandım ve beni işe göndermek isteyen aile bireyleri ile savaşmaya başladım…
Tehdit ise “sana para yok” du.
Yılmadım! Gitmedim !
Bütün gün evde pinekledim yinede yeni parçam üzerinde bir türlü çalışmaya başlayamadım…
Bir şekilde kurtuluşa gittim prova oradaydı bu gün… Ama ne prova. Kendimi beğendim açıkçası bu gün. Biraz daha duruşlara dikkat etmem lazım. Ama sahneden seyirciyi gülümsetebiliyorum sanırım artık. En azından göz göze gelebilirim…
Bir ara dayanamadım arkadaşım Selen ile birlikte kızların oyunlarını (Hoviv) seyredeyim dedim… Demez olaydım. Aman kardeşim keşke hep dans etseler de hep islesek… Yani etse de izlesek:P Bir de üstüne 2 kere almasınlar mı ? Keyfime diyecek yoktu hani…
Hoviv adlı oyunumuzda (Çobanlar) küçük bir figürüm var ki benim için çok önemli… Sanırım artık oturttum. Ayrıca Sasun adlı oyunda da yerim kesinleşti çok rahatım… Bu kadar danstan bahsetmişken ayın 18inde uçuyoruz. Seni de Ah Tamar’a bekleriz.
Prova sonra Ari O. kardeşimin çok büyük kıyağı oldu bize. Önce köpeği Pafi’yi aldık. (köpeklerden de çekinirim biraz… =) )Daha sonra bizi arabası ile Bakırköye bıraktı ki güzel bir jestti. Lerna Pafi ile arabadan indi ve severek kendi köpeği Panço‘ya gösterdi (Golden). Fakat Panço durumu biraz kıskandı ve sokağa ablası Maral ile inmesine rağmen ikisi birbirine girdi.
Buraya kadar gün süper geçti. Ama gittim geldim bombayı patlattım gene. Dayanamadım “O”na mesaj attım, napayım dayanamadım, zaten iki mesajdan sonra cevap atmaz kolay kolay ki öyle de oldu mesaj hakkı bitti diyorum ben ona: D. Neyse yorgundur herhalde…
Bu günün yazısını da dolmuşta not aldığım satırlar ile sonlandırmak istiyorum.
Ne mutlu bana ki çektiğim en büyük acı kalpte.
Ne mutlu bana ki en büyük derdim sensin.
Ne mutlu bana ki rüyalarımda sen de beni sevebilirsin.
Ne mutlu bana ki seni sevebilecek kadar büyük ve güçlü bir yüreğe sahibim!
Ve hala sağlıklı yaşıyorum.
Seni kaybetmekten çok,
Seni sevememekten korkuyorum!
Harutyun Davulciyan
Artık Söylemek istediklerimi gecenin yarısını beklemek zorunda olmadan yazabileceğim bir blogum olduğunun farkına vardım ! Yuppi ! 😀
FormSpring.me adlı site gerçekten heyecanlandıyor beni… Başlarda çok eğleniyordum ; İsimsiz sorular , kaçamak cevaplar…. İşin rengi değişti şimdi… ne soru geliyo ne alanlar seviniyor. Millet birbirine kinini dökmeye başladı…
O kadar akıllı, yürekli, ve hakaret ettiğiniz kişiden üstünseniz çıkın adam gibi karşısına yahu… Acizliğini bu kadar belli etmeyin !
Bir de bu gibi yazılar gelince yayınlayanlara kızıyorum… En çok da şunları…
İsim vermiyim bir kız arkadaşımıza gelen soru ve cevap aşşağıdadır…
Soru: Yatakta en sevdiğin pozisyon nedir? Benimle denemek istermisin ?
Cevap: YeappppPPPP !!! neden olmasın???? Kardeşimm sapıkk mısın nesin yaa git başkalarına sor boyle soruları herkezler okuyor burayı ya ne cok serefsiz insan var yaa
Ağzın ayrı, fikrin ayrı oynuyo ! Cümlenin başı ne, sonu ne? Hepsini geçtim bu hangi dil ? Bunu da geçtim madem istemiyorsun niye YAYINLIYORSUN !!!
Neyse yine de FormSpringde gelen her 5 soruda 1’i heyecanlandırıyor beni… Düzgün sorular da geliyor eğleniyoruz…
İyi FORM lar ! 😀
Unutmadan : http://www.formspring.me/artolive
Sağlıcakla….
Harutyun Davulciyan
Bir gün yıldızlara bakarken uzanmış,
Ve yine ufak hikayeler uydururken
Onlar ile ilgili sana.
Saçlarının kokusundan sarhoş olmak isterdim.
Rüyalarda sensiz olmak.
Uyanınca sen kollarımda,
Tekrar tekrar aşık olmak
Hani şu anın tam tersi.
Sensiz ama seninle olmak.
Veya seninleyken sensiz olmak işte…
Harutyun Arto Davulciyan
Bu güne daha uygun bir başlık bulunamazdı herhalde ;
Resmen Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema – Televizyon Öğrencisiyim… !
Erkenden uyandırıldım…
Kahvaltımı yapar yapmaz duş aldım ve kasayı yeni gelen 1 TB lik hard discimin takılması için bilgisayarcıya bıraktım. Bende hallederdim ama uğraşmak istemedim açıkçası… Ercan abim ile sohbet etmek onu kızdırmak çok farklı bir keyif… =)
Üniversiteye girer girmez son sınıftan bir kaç öğrencinin beni tanıması ve adımla hitap etmeleri beni onurlandırırken, annemi pek bir havaya sokmuştu artık…
Ödemeyi yaparken kraliçe gibi davranılan mali işlerden çıktık kayıt için ana binaya geçtiğimizde ise velilerin hiç bir önemi yoktu artık. Herkes onlar yokmuş gibi davranırken çok eğleniyordum açıkçası. Teferruatlı işleri bitirdik ve kimlik kartımı dahi aldım!
Canımı sıkan bir olay vardı tabi;
Seviye belirleme (İngilizce) ve hazırlık geçme sınavı. Bu sınav gözümü korkutuyor açıkcası bayramda biraz çalışıcam. Yapacak birşey yok. Ama umarım ben kendimi bayrama empoze etmişken ailemden erkenden çalış baskısı yaratılmaz ve isteğimi boğazımda bırakmazlar!
Saat 01.11 yani yaklaşık 19 saat sonra provam var iyice dinlenmeliyim ama nedense bunu gece değil gün içersinde pinekleyerek yapmak ve kendimi suyun içersinde büzüştürerek güzelleştiğimi sanmak istiyorum!
Ayrıca “O”nu görecek olmak da çok mutlu ediyor beni. Özlüyorum bir mesaj dahi atmıyorum artık rahatsız veya meşgul etmek de istemiyorum. Kendimi daha fazla küçük düşürmek de. Ama ne kadar daha dayanabilirim bu duruma bilmiyorum. Umarım ondan mesaj veya bir tepki beklediğim için kendimi çektiğimi filan düşünmüyordur…
Neyse, gel gelelim bu günü de kazasız belasız atlattım. Oyun oynuyorum hafiften ve bir andan da günlüğümü yazıyorum. Resmi olarak “0” gözükse de takipçilerim oluşmuşumudur acaba merak ediyorum 🙂
Acaba onaylamadıklarım okumasa mı? 😛
O zaman da sizin için heyecanı kalmaz dimi…
İyi geceler demeden önce bu gün öğrendiğim pek bir gereksiz bilgiyi paylaşayım…
Bir yere asılırken (kollarınız ile vücudunuzu yer çekiminin tersi yönüne çekmek) kollarınızı kalp seviyenizden yukarı çıkartmayın… Böylece kan basıncı artmaz ve yorulma ve kasılmalardan kaçmış olursunuz 😛
Hadi sağlıcakla kalın…
İyi geceler…
Harutyun Davulciyan
Günlüğümüze başlıyoruz… Genellikle ilk sayfada isim takılır ama maalesef en fazla “siz” diyebilirim bu günlükte.
Neyse iyi akşamlar… Hatta İyi geceler…
Pazar günü provalarının çok ayrı bir tadı olur herkes ayrı bir süslenir püslenir gelir ama benim için gün pek öyle başlamadı. Sabah uyandığımda elim bilgisayarıma gitti fakat ZATEN bir gün öncesinden hard diskim de çıkan sorun yüzünden yarın gelecek olan 1TB lik “internal sata disc” i beklemek zorunda olduğum aklıma geldi. Üstüne telefonumun ekranının tamamen bozulması tuz biber oldu. Neyse Pazar günü ya saat 11 de anca kalktık neyse ki babaannem masayı hazırlamıştı bile hemen Lerna’ya (*Maral provasına beraber gittiğim arkadaşım. *www.maraldans.org) hattımı eski telefona takıp mesaj attım. Kahvaltı, duş, çanta hazırlamak derken salona dönüp telefonuma baktığımda Lerna’dan üç mesaj geldiğini ve geç bile kaldığımı fark ettim… Ve “Amaaan giyin bir gömlek çık.” Keşke camdan bir dışarı baksaydım!
Biraz sinirliydi. Ama ben beklemeye daha tahammül edemeyen biri olarak anlıyordum onu. Kendisi de çok inişleri çıkışları olan bir arkadaşım. Kendisini çok sevmeme rağmen henüz tam olarak çözemedim. (:
Umarım bu bloğun ziyaretçilerinden biri o olmaz… 😛
Yağmur ve sahilden vuran kuru soğuk vardı son baharın ilk günlerinde. Biraz üşüdüm. Dolmuş ile taksime geldik. Ve artık sağanak yağmur ile tanışma zamanı gelmişti.
Çok garip ama “5 Lira 5Liraaa !” diye bağıran şemsiyeci beni görünce, “3 olduuuu koşşş!” diye bağırdı. Önce bana Avea reklamındaki fasulye muamelesi yapıldığını zannettim. Ama sonra adam kıvırmaya çalışınca anladım bu yağmurda bile işler kesat. Neyse biz 3 lira verdik…
Prova salonuna geldik… Provamız başladı. Günün sürprizi! Kanal Türk’ten muhabir ve kameraman yollamışlardı. Röportajlar çekimler vsr… Millet nedense çekinir, korkar, kaçar. Nedense benim kameranın önüne de arkasına da ayrı bir sevdam var.
Tabi ayrı bir kasıldım kameralar önünde. En iyi oyununu oynamak lazım dimi. Herkes sana bakmalı! Aman boş ver bura itiraf alanım.
Daha sonra biraz rahatladım. Zaman bulunca “O’nu” izledim biraz… Sevdiğimi…
Uzun süredir nerdeyse her gün beraberdik okulda, provalarda. Ama yinede insan izlemeye doyamıyor nedense… Danstan, müzikten ayrı bir büyüsü var sanki. Sanki tüm bunlar onun için hazırlanmış…
Bildiğini sanırdım bilmezmiş sevdamı… Bundan bir, iki ay önce söyledim, sevindi. Ama olmaz dedi. İkimiz, “biz” olamayız…
Neyse uzaklaşmak lazım bu büyülü dünyamdan yoksa uzar gider bu yazı ve ben ilk günden böyle yaparsam sonraları hiç yazamam…
Dönüş yolunda otobüsü tercih ettik. Osmanbey de bir de baktık ki Aren D. Arkadaşımız da otobüse bindi. Yenikapı da iner trene veya sahil otobüsüne bineriz dedik. İner inmez;
-Eyvah! Cüzdanı unuttum! Dedim…
Saçma sapan bir hareketle çantamı Lerna’ya verip koşmaya başladım otobüsün arkasından…
Neyse ki 500mt ilerde son durak varmış beraberce gittik, bulduk, aldık.
Akşam ise babaannemin gözlüğünü buldum ve evin yıldızı oldum bir anda. Ta ki gece saat ikide bu bloğu açmaya karar verene kadar şimdi herkes içerden “YAAaaat Artoooo!” Bağırmakta…
İyi geceler olsun! Tatlı rüyalar…
Harutyun Arto Davulciyan